Acil kilo vermek istiyorum

Takıntılı bir kadının diyet günlüğünden…
Cafe RUJ’dan Özlem YILMAZ’ın röportajı :
“Yeni evli, masa başı işinde çalışan şişman bir insandım ve şişman kocamla güle oynaya daha da şişmanlaşıyorduk. Enteldim ya, böyle de mutluydum, kapitalist düzenin pompaladığı sıfır bedenlere gülüp geçmeliydim, 🙂 fakat günün birinde benimle aynı yaş, aynı boy ve yakın kilolardaki bir arkadaşımla eğlencesine bir tartıya çıktık veee tanrım… Aramızda 20 kilo vardı!”
İşte, Ece’nin soluğu Diyetisyen Simge Çıtak’ın yanında almasının minik hikayesi bu. Acil kilo vermek isteyenlere özel olarak yazdığı “Acil kilo veriyorum” isimli kitapta neler yaşadığını, ideal kilosuna nasıl kavuştuğunu tüm detaylarıyla anlatan Ece’ye kitabı ve özel yaşamı üzerine sorular sorduk. O da bize her şeyi en acilinden anlattı…

“Diyetisyenime güvendim, çünkü diğer diyetisyenler gibi sihirli değnek bende, ben bir dokunacağım patates çuvalından bir periye dönüşeceksin, diyerek beni kandırmadı. Tersine, bütün güç sende, ben sana yardımcı olacağım dedi.”

Kitapta hangi süreçler var, neler anlatılıyor?
Simge Çıtak: Kitapta, kilo vermek isteyen Ece’nin tüm yaşadıkları yer alıyor. Yaşananlar tamamen Ece’ye özel. Benim asıl amacım onun hikâyesinden yola çıkarak Ece gibi kilo verirken zorlanan insanlara aslında pek çok insanın aynı deneyimleri paylaştığını, yaşadıklarının aslında çok normal olduğunu anlatmaktı. Kitapta beslenme bilgileri ve uygulamalı bazı NLP teknikleri de yer alıyor.

Ece: Simge ön görüşmemden itibaren benden bir beslenme günlüğü tutmamı istedi. Neredeyse her gün neler yazdığımı ve kilo verirken neler yaşadığımı tek tek anlatıyorum. Yani kitapta ne okuyorsanız ben onları birebir yaşadım.


Kitabın adı “Acil kilo veriyorum.” Neden hep acil olur bu işler? Ne olur da acilen kilo vermem lazım dersin?

Simge Çıtak: Aslında bu işler acil olmaz, olamaz çünkü. Zaten bedenle savaş da orada başlar. Her şeyde olduğu gibi bunun da acil olmasını istersiniz ama bedeninizin kendi saati vardır. O kendi karar verir ne yapacağına. İnsanlar hep nasıl kilo aldıklarını unuturlar, alırken umurlarında değildir ama verme işine gelince sabırsızlanırlar. Ben de o zaman onlara şöyle derim: “Her şey bir günde olmadı sen bu kiloları alırken vücudun sana sabretti. Şimdi sıra sende. Sen de zamana bakmadan neler yapman gerektiğine konsantre olmalı kendine yardım etmelisin.”

Ece: Evet, aslında kitap bu işin acil olmayacağını öğretiyor çünkü ben sadece kilo vermedim, beslenmeyi, kendime bakmayı, hayattan istediklerimi ve nasıl bir Ece hayalini kurduğumu öğrendim ve yaşantımı değiştirdim. İçin açıkçası böyle de bakmadığım için çok daha kolay ve hızlı kilo verdim.

Takıntılı
bir kadının diyet günlüğü diyorsun, takıntıların nelerdi en çok?

Ece: Öncelikle kilo veremeyeceğime inanıyordum. Doğduğumdan beri kiloluydum ve zayıf olmak bana çok uzaktı. Sonra az yersem ya da sadece sebze yersem kilo vereceğimi sanıyordum. Diyet yapmanın çok acılı bir süreç olduğunu zannediyordum, sevdiğim bütün yemeklerin yasak olduğunu zannediyordum. Oysa şimdi bütün bunları zihnimden sildim Simge’nin yardımıyla. Hatta artık diyet yapmak sözcüğü bile çok komik geliyor. Diyet yapmıyorum ben sadece bedenimin ne dediğine kulak veriyorum ve bütün hayatıma denge kavramını uyguluyorum.

Ha, bir de her şeyi biliyorum gibi kendini beğenmiş bir önyargım vardı onu tamamen çıkardım hayatımdan. Ve tabii son olarak bir kadının kendine bakmasının gereksiz bir şey olduğunu düşünüyordum oysa ki çok zevkliymiş.

Verilen kilolar sonunda genellikle zafere ulaşılmış, her şeyin bittiğine inanarak rahatlamış olunuyor. Ve tekrar eski yeme alışkanlığına dönülüyor. Sende de böyle oldu mu? Bu diyet yaşam biçimi haline gelebilecek türden mi? ,

Ece: Ben diyet yapmıyorum sadece doğru yemek yemeği öğrendim, kendi zevklerime ve yaşam pratiklerime göre hazırlanmış bir programım vardı. İşte bu programdan yola çıkarak bütün hayatım boyunca nasıl beslenmem gerektiğini öğrendim. Her şeyi yediğim için hiçbir zaman “Ay şunu çok özledim” deyip bir yemeği çatlayıncaya kadar yemiyorum. Bu da beni her zaman dengeli kılıyor. Ve eğer gerçekten aç olmama rağmen bir şeyler yemeye çalışıyorsam o zaman hayalimdeki Ece’yi gözümün önüne getiriyorum ve kendime soruyorum şu makarna mı önemli yoksa hayalindeki Ece mi?” (Tabii bu ara makarna da yiyebiliyorum ? ) Yani bu program çok kolay.

Peki, asıl kilo almana neden olan yiyecekleri hayatından nasıl çıkardın?

Ece: Bir NLP tekniği uyguladı Ece bana. Artık cips yemiyorum mesela. Görünce iğrenç bir koku geliyor burnuma ama onun dışında başka bir yiyeceğe uygulamadım çünkü hepsini yemek istiyorum hayatım boyunca 🙂

Daha da önemlisi yemeyi sadece doymak için değil başka anlamlar yükleyerek yediğimi hissettim ve bu anlamları beynimden sildim. Mesela bazen çalışmama verdiğim arayı uzatmak için yemek yiyordum, bazen sosyalleşme ortamında grup psikolojisi ile yiyordum, bazen fark etmeden yiyordum, bazen etrafıma rejim yapmadığımı kanıtlamak için yiyordum, bazense birine çok kızdığımı söyleyemediğimden hıncımı yemek yiyerek çıkarıyorum, şimdiyse hepsinin yerine başka başka şeyler koydum.

Diyet süresinde diyetisyen bir psikolog gibi de destek veriyor değil mi? Mesela neler oluyor?

Ece: Simge kesinlikle benim yaşam koçum. Süreç içinde ona bütün hayatımı anlattım. Bazı randevularımızda kilodan değil özel yaşamımdaki sorunlarımdan bahsettim. Böylece ona hem tam anlamıyla güvenip her dediğini daha kolay uygulamaya başladım hem de benim neden daha fazla yediğimi, bunun psikolojik temellerini daha kolay bulduk.

Kitaptaki bölümlerden biri “Nasıl bir sen istiyorsun?” Nasıl bir sendin? Nasıl biri olmak istedin ve nasıl biri oldun?

İşte size defterimden iki bölüm. Bu bir uygulamadan sonra nasıl bir Ece istediğimi ne eskiden kendimi nasıl gördüğümü anlatıyor:

Eski Ece
“Omzunda ağır bir çanta, yanağında cep telefonuyla, işlek bir caddede koşturuyor, kamburu çıkmış. Üzerinde bir türlü atamadığı yıpranış bir kazak, onunla uyumsuz bir pantolon. Ayakkabıları eskimiş, düz spor bir ayakkabı. Kaşlarını almayı unutmuş, kaşlı ve bıyıklı ?, makyajsız, gözlüklü. 75 kilo. Hantal. Kazağından bile belli olan göbeği ve sutyenlerinden taşmakta olan kocaman göğüsleri var. Sesi çocuksu ve az çıkıyor, kafası işler ve diğer şeylerle karışık, dağınık, telaşlı, yaşama yetemeyen, yetişemeyen, kendine güvensiz biri.”

Yeni Ece
“Ece bir bahar günü, mis gibi bir havada, yeşilliklerin içinde dimdik ayakta duruyor. Saçları değişik örgülerle çok güzel bir biçimde toplanmış. 58 kilo (neden böyle dedim acaba), incecik bir beli var. Üzerine oturan, zarif dantellerle süslü modern bir elbisesi var, bordo olabilir. Bordo bir ruju, uzun kirpikleri ve gözlerini ortaya çıkaran bir makyajı var. Lens takmış, gözlüğü yok. Çok güzel küpeleri, bilezikleri ve yüzükleri var. Tırnakları ojeli. Ayağında hafif topuklu zarif bir ayakkabı var. Güçlü bir sesi var, rahat konuşuyor ve yüksek kahkahalar atıyor.

Ona doğru gelen dostlarını karşılıyor ve onlara yeni evime ve sergime hoş geldiniz diyor. Gözleri ışıl ışıl, çok parlak. Dingin ve güçlü.”

Yeni Ece’yi çok sevdim ?. Peki, diyet süresince hiç “Yeter artık dayanamıyorum” dediğin oldu mu?

Ece: Tam olarak öyle olmadı. Biz eşimle çok sosyal bir çiftiz ve haftanın mutlaka iki akşamı arkadaşlarımızla dışarıda geçiririz, bol bol içilen ve yemek yenilen uzun saatlerdir bunlar. Ben de işte bu günlerden çok korkuyordum. Ve telaşlanıp programımı bozuyor sonra da bu psikoloji ile ya tamamen programı bırakıyor ya da hiçbir şey yememeye çalışıyordum. Simge bu dengesizliği ortadan kaldırmamı sağladı. Artık otomatik olarak programımı uyguladığım için de bir şeyi bozmuşum hissine kapılmıyorum.

Peki çevrendekiler Ece’nin yeni hali karşısında neler diyor?

Ece:
Ailem inanamıyor. Eşim de çok mutlu ve o da hiçbir şey yapmamasına rağmen benimle birlikte kilo verdi. Artık çok daha enerjiğiz. Kendimi daha güzel ve çekici hissettiğim için sanırım bunu etrafıma yayıyorum ve kendimi daha mutlu hissediyorum.

Yazıyı oku →

İdeal kilomuzu nasıl bulabiliriz

İdeal Kilo Nedir ve İdeal Kilomuzu Nasıl Hesaplarız?

Bir kişinin şişman olup olmadığı nasıl ve ne ölçüyle anlaşılır?
Bir kişinin vücut ağırlığının ideal kilosunun yüzde 120’sinden fazla olması veya vücut kitle indeksinin (VKİ) 30 kg/m2’den fazla olması durumunda “şişmanlık vardır” diyoruz.

Bu konuda iki formül kullanırız:

İdeal Kilo Boy Hesabı :

1. İdeal kilo formülü: Boy-100-[(boy-150)/4]. Bu for­mülü bir örnekle şöyle açıklayabiliriz: Boyu 160 cm olan bir kadının ideal kilosu şöyle hesaplanır:
160-100-[(160-150)/4]= 60 (10/4)= 60-2,5= 57,5 kg
Bu formül kabaca boyunuzun santim cinsinden değe­rinden 100 çıkarılarak bulunan rakamdan 4-5 kg çıkarıla­rak da elde edilir.

İdeal Kilo Hesaplaması

2. Vücut kitle indeksi: Şişmanlığı saptamak için en sık kullanılan ölçümdür. Vücut ağırlığının (kg) boyun metre cinsinden karesine bölünmesiyle (m2) bulunur (kg/m2). Vü­cut kitle indeksi vücut yağını kaba bir hesapla tahmin etme­ye yarar ve vücut yağını yüzde 70 doğrulukta ortaya koyar.
Bunu bir örnekle şöyle açıklayabiliriz: Kilosu 54 kg, boyu ise 1,60 m olan bir kadının vücut kitle indeksi şöyle hesaplanır:

kg/m2= 54/l,602= 54/2,56= 21,09 kg/m2

Vücut kitle indeksi şöyle değerlendirilir:

VKİ 18,5 kg/m2’den az ise kilo azlığı söz konusudur,
VKİ 24,9 kg/m2’den küçük ise o kişi sağlıklıdır,
VKİ 25-29,9 kg/m2 arasında ise aşırı kiloludur,
VKİ 30-34,9 kg/m2 arasında ise hafif şişmandır (evre 1),
VKİ 35-39,9 kg/m2 arasında ise şiddetli şişmandır (evre 2),
VKİ 40 ve üstü ise çok şiddetli (morbid) şişman veya ölümcül şişmandır (evre 3).

Bu sınırlar şişmanlığın tanımı için uygun olsa da VKİ’si 19 olan bir kişinin VKİ’nin sözgelimi 24,5’ine kadar kilo alması da bir risk taşır. VKİ’si 18’den 24’e çıkan bir kişi­nin de aşırı kilolarını vermesi gerekir.

Yazıyı oku →

Neden kilo veremiyorum

İnatçı kiloların 10 nedenini Dilara Koçak sizler için anlattı :
Diyet yapıyorum kilo veremiyorum ! Rejim yapmaktan usandım ama kilolarımdan kurtulamadım diyorsanız yazımızı mutlaka okuyun :
Dilara Koçak
Yağı kestiniz, karbonhidrat alımınızı azalttınız ve haftada beş gün egzersiz yapmaya başladınız… Peki niye hâlâ kilo veremediniz?
Sizi daha ince bir vücuttan alıkoyan detaylar ve yapılması gerekenlere bakalım :
1-Yeterli kasınız olmayabilir Ne kadar kasınız varsa o kadar çok yağ yakarsınız. Koştuğunuzda, kitap okurken veya uyurken kas dokunuz kalori yakmak için iş başındadır.

Ne yapılmalı?

Ağırlık egzersizi yapmayı deneyin. Fazla kalori yakmak için vücut geliştiriciler kadar kaslı olmanıza gerek yok ancak düzenli egzersiz, daha fazla yağ yakımına yardımcı olacaktır.

2-Genetik faktörler (Armut dibine düşer) Eğer anne ve babanızın her ikisi de obezse, sizin de obez olma ihtimaliniz çok yüksek.

Ne yapılmalı?
Meydan okumaya şimdi başlayın. Sabırlı olun. Kaybettiğiniz her kiloyla daha fazla sağlık kazanıyor ve diyabet, yüksek kan basıncı, kalp hastalıkları ve kanser riskiniz azalıyor.

3-YAŞINIZ Metabolizmanın yavaşlaması en büyük sorunlardan biri. Yaşınız ilerledikçe eğer daha da hareketsizleşirseniz kas dokusu azalıp, yağ dokusu artar.

Ne yapılmalı?

Koşu bandında veya yoga kursunda 1 saatinizi harcayabilirsiniz ancak geri kalan 23 saatte ne yaptığınızı gözden geçirin. Çamaşırları toplamak, yemek pişirmek, TV izlemek, mail atmak veya araba kullanmak bile kalori yaktırır

4-HORMON ETKİSİ Mide, beyin ve yağ hücreleri tarafından üretilen birçok hormon, bireysel genetik farklılıklar, obeziteye yatkınlık, kilo vermeyi zorlaştırabilir.

Ne yapılmalı?

Endokrinolji doktoruna danışın. İnsülin ve tiroid hormonlarınızın doğru çalıştığından emin olun.

5-İlaç dolabınız suçlu olabilir Diyabet, depresyon ve tansiyon gibi hastalıklar için kullandığınız bazı ilaçlar, zaman zaman iştah artırıp vücudun yağ depolamasına neden olabilir.

Ne yapılmalı?
Hekiminize danışabilir ve alternatif ilaçlar veya daha düşük dozlar kullanabilirsiniz. Ancak hekimize danışmadan ilaçlarınızı eksik kullanmamalısınız.

6-BESİNLER GÖRÜNDÜKLERİ KADAR MASUM OLMAYABİLİRLER

Yapılan bir çalışmaya göre, fazla kilolu bireyler ve kadınlar, kalorileri sanıldığı kadar çok önemsemiyor. Bireylerden bir yemeğin ortalama kalorilerini tahmin edilmesi istendiğinde; cevapların 100-200 kalori daha az olduğu görülmüş.

Ne yapılmalı?

Kaşık, kap, bardak ölçüleriyle değişim listeleri, diyette büyük önem taşır. Belki hep sağlıklı seçimler yapsanız da miktarlar çok fazla olabilir. Hepsini diyet günlüğünüze kaydetmeyi deneyin.

7-YEDİKLERİNİZE ODAKLANIN Kendinizin diyet düşmanı yine kendiniz misiniz? Yemeğinizi TV karşısında mı yiyorsunuz? O zaman büyük ihtimalle yemek yemeği, doyunca değil program bitince bırakıyorsunuz.

Ne yapılmalı?

Yiyeceğiniz miktarı mutlaka tabağınıza alın. Yiyecekleri paketinden veya kutusundan yemeyin. Oturun ve yediklerinizin lezzetini tam olarak alabilmek için iyi çiğneyin.

8-KENDİNİZİ YOKSUN BIRAKIYOR OLABİLİRSİNİZ Diyet yaparkenki mahrumiyet hissi, bir süre sonra baş edemeyeceğiniz yeme dürtünüzü tetikleyebilir. Bu nedenle kendinizi ödüllendirmeyi unutmayın.
Ne yapılmalı?

Diyet listenizin yüzde 90’ına uyuyor, taze sebze meyve tüketiyor, tam tahılları seçiyor, yağsız protein kaynaklarını tercih ediyorsanız geri kalan yüzde 10’luk kısımda minik kaçamaklar yapmanız kabul edilebilir.

9-HER ZAMAN ÇOK DİKKATLİSİNİZ ANCAK… Her zaman porsiyon kontrolü yapıyor, her sabah güne sağlıklı bir kahvaltıyla başlıyor ve her öğle kızartma yerine ızgara yiyorsunuz ancak tatil veya akşam yemeğe çıktığınızda kendinizi kaybediyor musunuz? Tutarlı davranın.

Ne yapılmalı?

Beslenmenizde küçük değişiklikler yapın. Tatil ve özel günlerde kilo vermeyi değil almamayı hedefleyin

10-YAKTIĞINIZ KALORİNİN ÇOK FAZLA OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR OLABİLİRSİNİZ

Bir saat boyunca yoğun egzersizle yaklaşık bin kalori yaktığınızı mı düşünüyorsunuz? Kesinlikle yanılıyorsunuz. 30 dakikalık yürüyüşte yaklaşık 200 kalori yakarsınız bu da ancak orta boy bir portakal suyuna eşdeğer olacaktır.

Ne yapmalı?
Egzersiz sonrası çok kalori yaktığınızı düşünüp kendinizi koca bir dilim pastayla ödüllendirmeyin.

Yazıyı oku →

Tere tohumu ile zayıflama

ENDER SARAÇ TERE TOHUMU ile Zayıflama ve Metabolizma Hızlandırma Önerileri :
Tere tohumu belirli bir süre sabah aç karnına kullanıldığında başta tiroid hormonu olmak üzere genelde metabolizmayı uyarıcı bir etki gösterebilir ve metabolizmanın canlanmasına yardımcı olabilir.


Tere tohumları, yaklaşık susam çekirdeği ebatlarında ama daha koyu parlak kırmızı renktedir. Tere tohumunu aktif tiroid rahatsızlığı olanların kullanmasını önermem. Ama troidi yavaş çalışan pek çok kişinin verdiğim önerilere göre bilinçli kullanıldığında daha rahat kilo verdirdiğini gözlemledim.
Tere tohumu nasıl kullanılır:
Tere tohumunun tadı şiddetli buruk acıdır.Çekirdek halinde değil de öğütülmüş olarak almak daha uygundur. Tere tohumunu balla karıştırın. Üzerine sıcak su için
Tere tohumunu , tadı çok buruk olduğundan 1 veya 2 küçük kahve kaşığı iyi,kaliteli bir balla karıştırıp yerek daha uygun olur. Tere tohumunu sabah aç karnına yuttuktan sonra üzerine bir fincan da sıçak su içmek etkisini arttırarak emilimine yardımcı olur.
Tere tohumu ülkemizde yetişen,pahalı olmayan,doğal bir bitkidir. Tere tohumu kadar olmasa da yeşil,taze tere yapraklarının da kısmen canlandırıcı etkisi olabilir.
Önemli Uyarı: Aktif mide ülseri,kanaması,ve mide rahatsızlığı olanlara tere tohumunun buruk acı tadı daha da rahatsız edici gelebilir.Bu kişilerin tere tohumunu dikkatli kullanmasını öneririm

Yazıyı oku →

Kilo vermenize neler engel oluyor?

Yüzyılın hastalığı şişmanlık bütün insanların şu anda en büyük sağlık sorularından biri…
Gün geçtikçe dünya nüfusu yaşlanıyor ve şişmanlıyor. Her gün bu konu ile ilgili yeni araştırmalar yapılıyor.
Şişmanlık neden bu kadar sık görülmeye başlandı? Neden her geçen gün insanoğlu daha fazla genişliyor? Şişmanladıkça birçok metabolik ve yapısal hastalık; başta şeker, tansiyon, kalp, kanserler, eklem hastalıkları, damar hastalıkları ortaya çıkıyor ve bu durum insanoğlunun yaşam kalitesini çok kötü etkiliyor.

Şu anda bilim dünyası acaba nerede hatalar yapılıyor diye araştırmalar yapıyor. Gerçekten birçok diyet miti belki de yaşam tarzı haline getirildiği için bu konuda mutlak başarı sağlanamıyor. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya değişen diyet kurallarını anlatıyor:
1) ESKİ DİYET KURALI; KALORİLERİ SAY, YENİ DİYET KURALI PROTEİN, YAĞ VE KARBONHİDRATI SAY:
Eskiden yiyeceklerin enerji değeri bilinirse ve ona göre kişi günlük alması gereken kaloriyi hesaplayarak yerse, zayıflamak çok kolay diye düşünülüyordu. Bu konu insanları önce çok mutlu etti. Çünkü şöyle düşünüldü, örneğin, günde 1200 kalori alırsam zayıflarım ve ben fındığı çok seviyorum, o zaman insanlar 1200 kaloriye tekabul edecek fındığı hesapladılar ve başka hiçbir şey yemeden sadece fındık yiyerek kilo verdiler. Bir başkası baklavayı çok seviyordu sadece baklavanın kalorisini hesaplayarak baklava yedi ve kilo verdi. Ancak bu tür beslenme her ne kadar kilo verdiyordu ise de bir müddet sonra tek yönlü beslenmeye bağlı beslenme yetersizlikleri ortaya çıkmaya başladı. İnsanlar saçlarının döküldüğünden, tırnaklarının kırıldığından, kalp çarpıntılarından yakınmaya başladılar.
Günümüzde tek yönlü beslenme asla önerilmiyor. İnsan vücudunun bütün besin gruplarına ihtiyacı olduğu biliniyor. Bu nedenle karbonhidrat, protein ve yağ besin gurupları hastaya öğretilerek günlük metabolizmasına göre ne kadar yiyeceği planlanıyor. Hasta bütün besin guruplarını yediği için vücutta herhangi bir hastalığa neden olmuyor.
2) ESKİ DİYET KURALI: TATLANDIRICILAR KİLO VERMEYE YARDIMCIDIR, YENİ DİYET KURALI: TATLANDIRICI İÇEREN YİYECEK VE İÇECEKLER KİLO ALMAYA NEDEN OLABİLİYOR.
Soframızda kullandığımız şekerin ne kadar yüksek kalorisi olduğunu öğrendiğimizde, biz bilim adamlarının gözleri fal taşı gibi açıldı ve günümüzde şişmanlığın bu kadar yaygınlaşmasının en büyük nedeni olarak bu şekeri gördük. Ama şeker hayatımızda o kadar büyük bir yer açmıştı ki kendine, ondan vazgeçebilmek mümkün değildi. O zaman denildi ki, biz bu şekerden vazgeçelim ama şeker yerine tadı şeker gibi olan ama kalorisi yani enerji değeri hiç olmayan bir yiyecek olsun, böyle bir yiyecek bulalım dendi ve bu konuda yapılan araştırmalarla birlikte tatlandırıcılar geliştirildi. Evet tadı şekere benziyordu ve enerji değeri nerede ise sıfırdı. Böylelikle tatlandırıcılar yaşamımıza girdi. Çocuk şuruplarından tutunda, keklerin, kurabiyelerin, birçok içeceğin içine girdi. Tatlandırıcı ile yapılmış bu tür yiyecek ve içecekler yıllarca rejim listelerinin baş tacı oldu.
Ancak son yıllarda yapılan bazı araştırmalarda bu tatlandırıcıları çok fazla kullanmanın başta mesane tümörü olmak üzere birçok kanser şeklini artırdığı gösterildi. Yıllardır kilo vermeye katkısının çok fazla olduğu söylenilen bu tatlandırıcıların tam aksine kilo almaya neden olabileceği ile ilgili de bazı araştırma sonuçları yakınlarda yayınlandı. Tatlandırıcıların bağırsaklardaki glikoz sensörlerini uyardığı ve vücuda giren şekerin daha fazla depo edilmesine neden olduğu düşünülüyor. Ayrıca tatlandırıcılar daha çabuk acıkmaya ve bir sonraki öğünde daha fazla yeme ihtiyacına neden olabiliyor.

3) ESKİ DİYET KURALI: DİYETTE EKMEK YEMEYİN, YENİ DİYET KURALI: EKMEK EN İYİ TEMEL BESİN MADDELERİNDEN BİRİDİR:
Yıllardan beri birçok insan rejime başladığında, ilk yaptıkları şey ekmeği kesmek oluyordu. Yemeğin yanında ekmek yenmediğinde, vücut enerji kaynağı olarak daha çok ekmeğin içindeki glikozu kullandığı için ve bu eksik alındığı için karbonhidrat eksikliğini kişi, aşerme tarzında diğer karbonhidrat oranı yüksek yiyeceklere karşı, karşı koyulamaz bir yeme atağı geçirebiliyordu. Öreğin diyete başlıyordu hiç ekmek yemiyordu. Diyetin 5. gün kendisini 1 tencere makarna veya 1 kilo baklava yerken bulabiliyordu. Bir kez böyle bir yeme atağı geçirdiği zaman işin ucunu bırakıyordu ve iki kat geri kilo alıyordu.
Artık en temel besin maddemiz olan ekmekten korkmuyoruz. Özellikle pilav, makarna, börek, tatlılar gibi yiyecekler yerine ana yemeğin yanına alınan bir-iki dilim ekmek hem kişiyi daha çok doyuruyor hem de vücudun temel yakıtından mahrum kalınmadığı için sonrasında yaşanılan yeme atakları daha az görülüyor. Ekmek pilav ve makarna ile kıyasladığında yağ içermediği için daha düşük bir kaloriye sahip. Ekmek yerken porsiyon kontrolü yapmak daha kolay ve ekmek kişiyi daha uzun süre tok tutuyor.
4) ESKİ DİYET KURALI: 6 ÖĞÜN YEMEK, YENİ DİYET KURALI: ACIKTIĞINDA YEMEK, MÜMKÜNSE GÜNDE 2 ÖĞÜN YEMEK:
Az az sık sık yendiğinde, vücuda sürekli şeker girişi olduğu için bu durum pankreastan sürekli insülin salınımına neden oluyor. İnsülin anabolizan yani yağ depolayıcı bir hormondur. İnsülinin bu şekilde yüksek olması kişinin daha çabuk acıkmasına neden oluyor. Yenilen yiyeceğin içindeki şeker daha çabuk yağ dokusuna depolanıyor. Aynı zamanda kişi metabolizmam çalışsın diye sık sık yemem gerekiyor düşüncesinde olduğundan daha o öğünü yerken bir sonraki öğünün hayalini kuruyor ve ister istemez daha çok yemek düşünmeye başlıyor. Bu durumda kişinin iştahı açılıyor ve bir sonraki öğünü daha çok yemeye başlıyor.
Oysa yemek fizyolojik bir ihtiyaçtır. Nasıl ki, uykumuz geldiğinde uyuyoruz, tuvalet ihtiyacımız geldiğinde tuvalete gidiyoruz, üşüdüğümüzde daha kalın giyiniyoruz, yemeyi de acıktığımızda yememiz gerekiyor. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, açlığı çok ertelememek. Eğer açlığımızı çok ertelersek bir sonraki öğünü çok fazla yeriz. Son yapılan araştırmalarda günde iki öğün yemenin insan vücudu için daha uygun olduğu düşünülüyor.
Eski çağlarda elektrik olmadığı için insanın da kendini gün ışığına göre programladığını biliyoruz, sabahın ilk işikları ile güne başlanıyordu ve güneş battığında gün bitiyordu. Durum böyle olunca akşam yemeği saatleri uzamıyordu. Vücudun gece ve gündüz hormonları dengeli bir şekilde çalışıyordu. Aynı zamanda hareketlilik de olduğu için o dönemlerde kilo problemi ile karşılaşmıyorduk. O dönemlerde sabah yemekleri saat 9-10 gibi akşam yemekleri de 16-18 arasında yeniyordu. Günümüzde ise uzun çalışma saatleri nedeni ile bu yeme düzenini oturtamaz isek, günde en fazla dört öğünle kendimizi sınırlamamız gerekiyor. Özellikle de ikindi ve akşam yemeğinin yeri de değişebilir. Yani ikindiyi ana öğün gibi yapıp akşam yemeğini ara öğün kıvamında tutabilmek en iyi beslenme biçimi olabilecektir.
5) ESKİ DİYET KURALI; HAVUÇ, PATATES, MISIR YENMEZ, YENİ DİYET KURALI; ŞEKER ORANI DÜŞÜRÜLEREK HAVUÇ, PATATES, MISIR YENEBİLİR:
Eskiden şeker oranı yüksek yiyecekler diyetlerde asla önerilmezdi. Yıllarca insanlar havuca, patatese düşman oldular. Günlük yaşamlarından bu yiyecekleri tamamen çıkardılar. Oysaki vitamin, mineral deposu olan bu yiyeceklerden çok korkmamak gerekiyor. Bir havuç nerede ise bir insanın bir günlük A vitamini ihtiyacını karşılıyor.
Son yıllarda yapılan birçok çalışmada şeker oranı yüksek olan bazı besin gurupları proteinle birlikte tüketildiğinde kişiyi daha tok tutabileceği gösterildi. Patates, havuç, mısır gibi yiyecekler yoğurt veya ayranla birlikte tüketildiğinde kan şekerini çok hızlı yükseltip kişiyi daha çabuk acıktırmıyorlar. O nedenle glisemik indeksi yüksek olan yiyecekler artık yoğurtla birlikte öneriliyor.
6) ESKİ DİYET KURALI: DİYETTEYKEN AZ YAĞLI YOĞURT, AZ YAĞLI SÜT, AZ YAĞLI PEYNİR YİYİN, YENİ DİYET KURALI: DOĞAL YAĞLARDAN DEĞİL, YAĞ EKLENEREK YAPILMIŞ YİYECEKLERDEN UZAK DURUN:
Diyet denince eskiden insanların aklına hemen markete gidilerek her türlü ürünün az yağlı alınması düşünülürdü. İnsanlar özellikle sütü, yoğurdu ve peyniri az yağlı satın alırdı. Kendi hayatlarında bilmeden yedikleri gizli yağı yüksek yiyecekleri farkında olmadan yemeye devam ederlerdi. Örneğin bir alışveriş merkezinde ızgara köfte ile light ayran içen isanlar görürdük. Köfte ızgara olduğu için az yağlı sanılır, halbuki kıymadan yapılan etler köfte, adana, döner gibi her ne kadar ızgara da yapılmış olsalar, içine genelde kuyruk yağı katılarak yapıldığı için yağ oranı çok yüksektir. Pastane poğaçası satın aldığınızda ununa yağ katıldığı için kalorisi çok yüksektir.sO nedenle doğal olarak içeriğinde yağ olan süt, yoğurt gibi yiyecekleri light olarak değil, günlük olarak tüketilmesi tavsiye ediliyor. Bununla birlikte insanların kendi elleri ile içine yağ ekledikleri yiyeceklere karşı dikkatli olmaları gerekiyor.
7) ESKİ DİYET KURALI: ZAYIFLAMAK İÇİN DİYET YAPIN; YENİ ZAYIFLAMA KURALI ASLA DİYET YAPMAYIN:
Eskiden zayıflama denince insanlar mucize diyetlerin peşine düşerlerdi. Özel olarak hazırlanmış diyet listelerine göre yerlerdi. Bu durumda hayatlarını hep ikiye ayırırlardı ya diyet yaparlardı ya da yapmazlardı. Diyet yaptıkları dönemde herkesle birlikte sofraya oturmazlardı. Kendileri için özel yemek yaparlardı. Durum böyle olunca da kısa vadede kilo da verseler normal yeme yapılarına döndüklerinde iki kat geri kilo alırlardı.
Yeni zayıflama yöntemlerine baktığımızda ise artık diyetler önerilmiyor. Öncelikle kişinin kilo almasının nedenleri araştırılıyor ve kişiye ömür boyu sürdürebileceği sağlıklı yeme alışkanlıkları kazandırılıyor. Böylelikle kişinin kalıcı zayıflaması sağlanıyor.

Yazıyı oku →

Ekmek diyeti nedir nasıl yapılmalı

Ekmek Diyeti

3 günde 2 kiloya kadar vermek isteyenler için tek gıda diyeti :

Hedef: 3 günde 1.5-2 kilo.
Günlük Kalori: 900 Kcal

Diyetimde belli bir noktaya gelip dayandım ve malesef tartılar artık bir gram bile oynamıyor. Konuyla ilgili görüş aldığım diyet uzmanları böyle durumlarda “Tek Gıda Diyeti”, “Tek Besin Diyeti” veya “Tek Gıda Rejimi” olarak adlandırılan tip diyetleri uygulamamı önerdi.
Bu tarz diyetler aslında son derece sağlıksız ve sadece bir kereye mahsus olarak uygulanması öneriliyor. O da ancak belli durumlarda. İnternette araştırınca Tek Gıda Diyeti’nin tek bir diyet olmayıp, çeşitli yaklaşımları olduğunu öğrendim. Bunların en belli başlı olanları ekmek diyeti, meyve ve sebze diyeti, çorba diyeti ve karışık tek gıda diyeti. Her bir diyet içinden internetten bulduklarım birbine çok benzer olduğundan aralarından bir tanesini olduğu gibi yazıyorum.

Başarılar!

Bu rejim tek gıda diyet grubuna giren ve en fazla 3 gün süreyle yapılması tavsiye olunan bir diyettir. Yeniden başlamak için aradan en az 4 günlük bir süre geçmesi gerekir.

3 gün boyunca günde 10-12 dilim kızarmış ekmek yenilen bu diyette ekmeklere çok az tereyağı sürebilirsiniz.

Tek bıçak hareketi ile sürülebildiği kadar 10-12 dilim ekmek gün boyunca istendikçe de yenebilir ancak öğün düzenine uyulması daha doğru olur. Ancak aralarda da sayıyı aşmamak kaydıyla yiyebilirsiniz. Tek gıda rejimi olduğu için sağlık açısından sakıncalı bir diyet olup bir kereden fazla uygulanmaması kuvvetle önerilir.

Bu diyette istediğiniz kadar şekersiz çay veya kahve içebilirsiniz. Ayrıca bol su içmenizi ve akşam 7’den sonra bir şey yememenizi öneririm.

Bu diyetin günlük mönüleri:3 gün boyunca yapılması önerilen bu diyetin günlük programı aşağıdaki gibidir:
Sabah:2-3 dilim ekmek.
Öğle:3-4 dilim ekmek.
Akşam:3-4 dilim ekmek.

Yazıyı oku →

Yemek yeme kriziyle başa çıkmak

Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilara Koçak, diyet sırasında ya da günlük atıştırmalarınızda yeme kriziyle nasıl başa çıkacağınız konusunda önerilerde bulunuyor.

Diyet bozma ve yeme krizine girme davranışı geriye doğru takip edildiğinde, bu durumun bir davranış zincirinin sonucu olduğu görülür. Bu davranış zincirini incelemek, kişinin oluşabilecek taze yeme krizlerini durdurabilmeden olaya nerede müdahale edebileceğini de gösterir.

Market ve buzdolabı birçok kişi açısından kilit noktadır. Örneğin; kendinizi düşünün… Bütün gün koşuşturup, tüketmek tüketmeye vakit bulamamışsınız. Belki sabah içtiğiniz bir kahve, arada atıştırdığınız iki-üç parça bisküviyle duruyorsunuz. Eve gitmeden önce markete uğradınız. O anda aklınızda yalnızca eve varıp çok güzel yemekler yiyeceğiniz düşüncesi var. Deyim yerindeyse, kurt gibi açsınız…

İçinde bulunduğunuz bu durum, alışveriş sepetinizi ihtiyacınız olan olmayan birçok besinle doldurmanıza sebebiyet olacaktır. O sırada, eve gidince yaşayacağınız tüketmek yeme krizinin sonucunda yaşayacağınız pişmanlık ve mutsuzluk kesinlikle aklınıza bile gelmez. Markete kesinlikle aç karnına gitmemeniz gerektiğini unutmayın.

Şimdi bir de bu tablonun tersini düşünün. Gün içinde hiç öğün atlamadan, ihtiyacınız olan besinleri tüketmişsiniz ve saat 19.00 gibi erken ve hafif bir gece yiyeceği yemişsiniz. Tıka basa tok hissedip, “Gözüm tüketmek görmek istemiyor” diyecek kadar veya tam doymayıp da hâlâ “Acaba daha ne yesem…” diye düşüneceğiniz kadar da değil. Tam kararında yemişsiniz. Evdeki birkaç eksiği ise, sonraki günlerde markete gidip almaya karar veriyorsunuz.

Bunun açısından bir alışveriş listesi hazırlıyorsunuz. Bütün ihtiyaçlarınızı tek tek yazıyorsunuz. Markete girdiğinizde, nerden ne alacağınızı zaten bildiğiniz açısından listedekileri tek tek sepete doldurmanız da uzun sürmüyor. Hem işiniz çabuk bitiyor, hem de sizin açısından zararlı olacak veya aslında almak istemediğiniz bir şey almadan çıkıyorsunuz marketten. İşte bu senaryolardan hangisinin hayatınızın bir parçası olacağını belirlemek, yine sizin elinizde.

Haftalık plan yapmak faydalıdır

Süpermarkette ne alacağınızı bilmeden dolaşacağınız vakti, evde o hafta boyunca neler pişireceğinizi belirleyip, hangi malzemelere ihtiyaç duyacağınıza dair bir liste yapmaya harcayabilirsiniz. Haftalık yeme planı oluşturmanız ve yediklerinizi her gün yazarak plan yapmanız da sağlıklı beslenme yolunda atabileceğiniz başka bir adımdır. Böylece evde gece yiyecek hiçbir şey olmadığı açısından son anda alelacele pişirilmiş bir tüketmek ya da dışarıdan ısmarlanmış yağlı bir seçim yerken de bulmazsınız kendinizi…

Bu planlamaya elbette bir tek evde yiyeceğiniz öğünler dahil değil, özellikle çalışan kişilerin ofise giderken gün boyu yemekleri besinleri, fasıla öğünler de dahil olmak üzere, nereden tedarik edeceklerini düşünmeleri gerekir, örneğin, kahvaltı ile öğle yiyeceği arasında yoğurt yemeyi düşünen kişi, ofisi lakin gıda satan bir yere yakın değilse, sabah evden çıkarken yanma bir kutu yoğurt almalıdır. Aynı biçimde, çoğu yerde meyve bulmak zor olduğundan, gün boyu yenecek olan meyvenin de evden götürülmesinde yarar var. Üstelik bu biçimde ofisinizde sağlıklı birçok alternatif bulundurup, yemeyi planladığınızdan daha çok yemekten veya çok kalorili ve sağlıksız besinlerden kurtulabilirsiniz.

Yakınlarınızdan destek alabilirsiniz

Yeme krizleri söz konusu olduğunda, boyut miktarları da büyük önem kazanıyor. Maç veya film izlerken, önünüzde bir kâse dolusu kuruyemiş ve cips olduğu zamanları düşünün. Peki bu gibi durumlarda ne yapmalısınız? Davranış zincirinin son halkası, pişmanlık da olabilir, kendinizi kutlayacağınız bir sonuç da. Gün içinde yedikleriniz konusunda, yakınlarınızdan yardım istemekten çekinmeyin, özellikle ilk başlarda beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmeye çalıştığınızı hatırlamakta bazen güçlük çekebilirsiniz. Ancak yakınlarınızın desteği bu konuda imdadınıza koşacaktır.

Onlardan yardım isterken, ne biçimde bir yardım ve hangi davranış modelini istediğinizi söylemeyi unutmayın. Bu önemli. Çünkü bazı insanlar yedikleri konusunda diğerlerine göre daha hassastır. Dolayısıyla, bu konuda söylenecek herhangi bir sözü tenkit veya hayatlarına müdahale olarak algılayabiliyorlar. Bu sebepten, yardım isterken size ne biçimde bir hatırlatma yapılmasını istediğinizi belirtin, örneğin, yalnızca yumuşak bir ses tonuyla adınızın söylenmesini mi istiyorsunuz, yoksa kâsenin önünüzden alınıp başka bir yere konmasını mı? Unutmayın ki, kimisi açısından ilk uyarı fazla hafif kalırken kimisi açısından ikinci çeşit uyarı kırıcı veya öfke uyandırıcı olabilir, önemli olan, sizin hangi gruba daha yakın olduğunuza karar vermeniz.

Karar sizin! Yiyeceğiniz kadarını alıp, elinizi bir daha kâseye uzatmamak veya şuursuzca elinizi kâseye uzatıp, içindeki bitene kadar tüketmeye devam etmek ve ertesi sabah pişman uyanmak…

Gece atıştırmalarının önüne geçebilirsiniz

Yeni yapılan bir açıklamaya göre, gece geç saatte acıkınca küçük bir şey atıştırmak zararlı değil. Ancak fazlaca tüketmek veya iştah dışında bir sebeple tüketmek toruna yol açabilir, özellikle yalnız gecelerde koltuğa kıvrılıp rahatlatıcı bir şeyler atıştırmak daha da kışkırtıcı olabilir. Ancak bu dürtüye uymanın da birtakım sonuçları var elbette. Günün diğer saatlerindense, gece saatlerinde atıştırmanın kilo alma, sindirim sorunları ve uykuda rahatsızlık gibi zararları var. Gece saatlerinde yeme alışkanlığı daima sıkıntı, yalnızlık veya depresyon gibi sebeplerden kaynaklanıyor.

İnsanlar ayrıca alışkanlıktan veya yalnızca gece saatlerinde boş kalabildiklerinden, gece yemeyi tercih edebiliyorlar. Bu etkenlerin çoğu duygusal olduğundan, tercih edilen yemekler genelde sürekli rahatlatıcı özelliktekiler oluyor. Bu da yağ ve kalori oranı yüksek, tuzlu (cips) veya tatlılara kucak açmak anlamına geliyor.

Nasıl önlem alabilirsiniz?

1. Eğer canınız tüketmek tüketmek istiyorsa, lakin fiziksel iştah belirtisi yoksa, o anda ne hissettiğinizi anlamaya çalışın. Eğer canınız sıkılıyorsa, kitap okumayı, arkadaşınıza telefon etmeyi ve internette dolaşmayı deneyin.

2. Eğer kaygılıysanız, derin nefes alarak rahatlamayı veya banyo yapmayı deneyin. Yemek haricinde kendinizi iyi hissettirecek şeyler bulmaya çalışın.

3. Eğer sırf vücudunuz buna alışık olduğu açısından gece yiyorsanız, gece yemeğinden sonra mutfağı kapatmaya çalışın. Yemekleri yalnızca mutfakta saklayın ve gece yemeğinden sonra mutfağın ve tüketmek odasının ışıklarını kapayın. Kahvaltıya kadar oraya dönmeme kararı alın ve gecenin kalanını evin başka bir bölümünde geçirin.

4. Eğer işten eve açlıktan mideniz kazınarak dönerseniz, kendinizi bütün gece fazla tüketmek tüketmeye hazırlamış olursunuz. Sakın tüm gün aç kalıp, gece kendinizi ödüllendirme duygusuna kapılmayın. Gün boyunca kısa aralıklarla sürekli tüketmek tüketmeye çalışın, idealde kahvaltı en büyük, gece yemeğiyse en ufak öğün olmalıdır.

5. Eğer bilinçsizce tüketmek yeme sorununuz varsa, canınız bir şey atıştırmak istediğinde yaptığınız işi bırakın. Çünkü televizyon seyrederken, bilgisayar başında veya kitap okurken fark etmeden normalden fazla yemeniz çok güçlü bir ihtimaldir.

6. Eğer cips, kurabiye, çikolata gibi yiyeceklerin görüntüsü sizi baştan çıkarıyorsa, göz önünde bu tip yemekler bulundurmayın. Mutfağa sağlıklı atıştırma malzemeleri depolayın.

7. Ama aynı zamanda vücudunuzu dinlemeyi unutmayın. Eğer gerçekten açsanız, gece küçük bir şey atıştırmanın bir sakıncası yok. Biraz meyve, yağsız yoğurt veya düşük kalori değerine sahip sosa batırılmış sebzeler tüketmeye çalışın. Yağsız peynir ve bir iki diyet kraker ya da bir avuç ak leblebi de iştah duygunuzu köreltir. Baharatlı veya kafein içeren maddelerden ve alkolden uzak durmaya çalışın. Olabildiğince hafif tüketmeye çalışın. Uyku öncesi ağır yemekler sindirimde güçlüğe ve mide yanmasına sebep olurlar.

8. Akşam yemeğinden sonra mutfak sizi çağırdığında, bir saniye durun ve sizi çağıranın ne olduğunu düşünün. Eğer iştah değilse, tüketmek en iyi cevap değildir. Eğer açlıksa, o zaman uykunuzla aranıza girmeyecek, küçük, besleyici bir yiyecek seçin.

Yazıyı oku →

3 haftada göbek eritme

Vücudunuzun her yerinden memnunsunuz ancak göbeğiniz başınıza bela mı? Zayıfladığınızda erimemesi gereken yerlerden kilo vermek istemiyor musunuz? Bu diyet yöntemi tam size göre. Sadece göbek ve bel bölgenizi önemli oranda inceltecek bu program Ender saraç’ın önerisi. Hem de 21 gün gibi kısa bir sürede göbeğinizden kurtulmaya istekliyseniz program dahilindeki hiç bir şeyi atlamadan uygulamanız şart. Buna egzersizlerde dahil.





Haftanın tek günlerinde yenilecekler listesi (diğer günler aşırıya kaçmadan serbest)


örneğin ayın 1 inde, 3 ünde, 5 inde, 7 sinde, 9 unda vb.


Kalkar kalkmaz: Bir su bardağı ılık ballı-limonlu su (içine yarım tatlı kaşığı bal, 10 damla limon koyun).


Sabah sporu: 35 – 40 dakika tempolu yürüyüş yapın. Bol ter atmaya gayret edin. Ardından aşağıda anlattığım gibi 15-20 dakika spor.


Duş: Ham ipek kese ya da kabak lifiyle 5 dakika fırçalar gibi göbek, basen, popo, bel sertçe fırçalanacak. 5 dakika kadar susam yağı, kekik yağı, biberiye yağı, melisa yağı ile aynı bölgeye masaj yapılacak.


Kahvaltı: bir adet kabuklu yeşil elma, bir adet sert şeftali


Ara: 2 parmak taze dil peyniri yiyebilirsiniz.


Öğle: bir porsiyon derisiz ızgara tavuk, bol rokalı ve taze soğanlı yeşil salata.


Ara (saat 15.00): 3-4 adet yulaflı bisküvi.


Ara (saat 17.30): bir adet yeşil elma.


Akşam: 4-5 kaşık zeytinyağlı fasulye (az yağlı), bir dilim tam buğday ekmeği, mevsim salatası.


Gece: Bir su bardağı şekersiz tarçınlı ılık light süt. 3-4 fincan rezene çayı, yeşil çay, mısır püskülü, kiraz, avakado yaprağı karışım çayı içilecek.


Yasaklar
– Kolalı, şekerli içecekler
– Kızartma
– Hayvansal katı yağlar (tereyağı, kaymak, yağlı şarküteriler, yumurtanın sarısı, yağlı süt ürünleri, yağlı etler, tavuk – balık derisi, tam yağlı süt)
– Alkol (özellikle bira)
– Beyaz un
– Beyaz şeker
– Doğum kontrol hapları
– Aşırı gündüz uykusu
– Çikolata
– Yağlı çerezler
– Cips


Zayıflatıcı çayı elinizden düşmemeli


Bir su bardağı için 1-2 adet avakado yaprağı, 1 çay kaşığı yeşil çay, küçük bir tutam kiraz sapı ve mısır püskülü, 1 çay kaşığı rezene tohumu sadece 1-2 dakika kaynatılacak ve hafifçe fokurdadıktan sonra 3-4 dakika demlenmeye bırakılacak.


Sonrasında şeker veya tatlandırıcı eklenmeyecek sadece çok ince bir dilim limonla içilecek. Yemeklerden biraz sonra da içebilirsiniz. Akşam yemeği mümkün olduğunca erken yenilecek.


Sabah ise erken kalkmak önemli çünkü erken kalktığınızda metabolizma hızlanır, sabah sporu ise vücudu canlandırır, harekete geçirir.


Mekik hareketi


Dizleriniz bitişik ve ayaklarınız birbirine paralel olacak biçimde tabanlarınız yeri gösterirken iki elinizi ensenize koyarak hızlı hızlı, sık sık ve kesik kesik hareketler ile karnınız acıyana kadar sabah ve akşam ellişer defa bu hareketi yapın.


Bu hareket özellikle karın bölgenizdeki kasları güçendirir, yağ dokusunu harekete geçirerek yağların yanmasına yardım eder.


Sopalı hareket


Sopalı harekette de bir sopayı ense kökünüze alarak iki elinizi geçirin. Ayaklarınızı yere sağlam basarak süratli bir şekilde sağa ve sola doğru daha çok kalçadan yukarısını hızlı bir şekilde döndürerek bir kaç dakikada bu hareketleri yapın. Bu haraket karnın yan tarafındaki kasların şekillenmesi ve göbeğin erimesini sağlamaktadır.


Bel kasları için mekik


Bir taraftaki kolunuzu, bükülmüş olan diğer taraftaki dizinize doğru hafifçe, sık sık ve seri hareketler ile yakınlaştırmaya çalışın. Bu hareketi de birk aç dakika dayanabildiğiniz kadar yapmaya gayret edin. Daha sonra diğer taraftaki ayağınızı ve kolunuzu değiştirin. Bu hareket karnınızın yan tarafına doğru olan kasları çalıştırmak için yararlı olacaktır.

Yazıyı oku →

16 ayda 51 kilo verdi

İlayda Güneş başarı hikayesini anlattı :

Fazla kilolarından kurtulmak için doktor doktor gezmeden kendini motive ederek 16 ayda 51 kilo verdi. Bunu nasıl başardığını anlatan İlayda, henüz 31 yaşında… Çocukluğunda çok zayıfken daha sonra aşırı kilo almaya başlayan Güneş’in hayatı bir anda nasıl değişti? İşte İlayda Güneş’in muhteşem azmi ve zayıflama sırları…
Nasıl kilo almaya başladınız? Çocukluğunuzda da böyle bir probleminiz var mıydı? Çocukluğumda aşırı zayıf ve hastalıklı biriydim, hatırlıyorum. Hatta dayım, sürekli “bu kızın boynu kopacak yedirmiyor musun?” derdi. Ergenlik çağına girdikten sonra biraz kilo aldım, yıllarca zayıflığımdan rahatsız olan annem en sevinenlerdendi. Kilo alayım diye ağızdan serum bile içirmiş bana… Yediğim bal ve farklı bilumum kilo aldırıcı şeyleri saymıyorum bile. Sonrasında yeterince kilo aldığımı artık durmam gerektiğini düşünse de artık iş işten geçmişti. Sürekli kilo almaya başladım. Lisede tombul, lise sonrası şişko, iş hayatında ise artık obezdim. Bana yıllarca kilo aldırmaya çalışan annem “senin ortan yok mu kızım önce ye şimdide yeme dedirtiyorsun” dedi.

Aldığınız tepkilerden rahatsız oluyor muydunuz?Etrafımdaki herkes yüzümün çok güzel olduğunu ama çok kilolu olduğumu söylediler. Fotoğraf çekinmeyi seven ben, sadece yüzümün göründüğü fotoları çekindim. Dönem dönem rejimler yaptım. Kilo da verdim. Hep çok sıkı rejim yapıp verdim ama aynı hızla geri aldım. Bir müddet sonra ondanda vazgeçtim tam 123 kiloya ulaştım. Bir yerden sonra görsellikten vazgeçtim zaten çünkü insanoğlu kendini bir şekilde beğenir. Bende beğeniyordum, mutlu olduğumu zannediyordum. Alışmıştım zaten kiloma yapacak bir şey yoktu.

Sizi bir anda zayıflamaya teşvik eden şey ne oldu? Bir gece uykudan nefes darlığı ile uyandım, o an çok korktum nefesim yetmedi pencereyi açtım ve nefes almaya çalıştım. Zaten horlamam vardı bide bu çıkınca ne oluyor dedim. Aynı olay 2 hafta sonra tekrar oldu ve ben o gece hiç uyumadım uyursam uyanamayacağım diye korktum. Kararımı o akşam verdim 13 Haziran 2010 gecesi. Sabaha kadar kendime plan çizdim. Sabah da uygulamaya başladım.

Neler yaptınız?Sabah 6 da yataktan çıktım, eşofmanlarımı giydim ve 1 saat hızlı tempoyla yürüdüm. Duşumu aldım işe gittim. 1 bardak sıcak limonlu su içtim. Söğüş, peynir, zeytin ile kahvaltı yaptım. 11 gibi yeşil elma yedim, öğlen yemeğinde 1 kâse sulu yemek ve bolca salata yedim, akşam yemeğinde 1 kâse çorba içtim. Gün içerisinde en az 2,5 lt su içtim. Hemen hemen her günüm böle devam etti. Yediklerimi sürekli değiştirdim. Sporu arttırdım. Sabah sokakta yürüdüm, akşam spor salonuna başladım. Koşmaya maalesef nefesim yetmiyordu, akşam spor salonunda 2 saat geçiriyordum toplamda bunun 45dk sı yürüyüş bandında 20 dk sı bisiklette, kalan kısmı da fitnes aletlerinde. Günler birbirini bu şekilde takip etti.

Kendinize yasaklar koydunuz mu? Nasıl motive oldunuz?Yeni yıla 2li rakamlarda gireceğim dedim kendime ve herkese. 31 Aralık sabahı 97 kiloydum. Bu beni fazlasıyla gaza getirdi. Her aşamadan sonra kendimi motive edecek bir şeyler buldum. Nisan ayında kuzenimin düğünü vardı ve ben o düğünde uzun abiye elbise giyeceğim ve en fazla 85 kilo olacağım dedim. Düğün sabahı tartıldığımda 84 kiloydum.

Kilolu olduğunuz dönemlerde ne gibi zorluklarla karşılaştınız? En çok neden rahatsızlık duyuyordunuz?
Kilolu zamanlarımda en büyük dert beğendiğin kıyafetin sana olmaması, olanı da senin beğenmemen. Bir tarzın olamaz çünkü üzerine giyebildiğini giymek zorundasın. Alışverişten nefret edersin. Otobüste insanlar yanına oturmak istemez sığmayacaklarını ve kendi alanlarını da işgal ettiğini düşünürler ki haklılar. Yüzüne sana böle yakışıyor şirinsin gibi bir sürü laf ederler ama arkadan yürürken bakınca ohh be kendini ne hale getirmiş derler. Herhangi bir sorundan dolayı doktora gidersin doktor alakası olmasa da konuyu kiloya bağlar. Fotoğraf çekinirken önüne birilerini alırsın. Halhal severim ama asla ekleme yapamadan alamadım. Spor salonuna gidersin sanki orası sadece sıkılaşmaya geldim diyenlere aitmiş gibi yabani kalırsın. Yüzmede havuza atladığın zaman, şezlongdaki kahkahaları suyun içinden bile duyarsın.

Her gün özellikle yediğiniz ya da içtiğiniz bir şeyler var mıydı? 16 aydır her sabah limonlu sıcak su içiyorum ,bazen gevrekle ,bazen salata ile bazen çorba ile değişen bir kahvaltı yapıyorum. Öğlen yemeğinde sulu her şeyden yiyorum, bazen ızgara et, balık, tavuk, bazen çok canım çekince tavada bile olsa balık yiyorum. Her mevsimim kendi meyvesini yiyorum. Akşam yemeğini genelde es geçmeye veya en kötü ihtimalle 1 kase çorba veya yoğurtla geçiştiriyorum. Günde en fazla 2,5 lt ılık su içiyorum.

Bu kadar zayıfladıktan sonra neler yaşadınız? Çevrenizdekilerin tepkileri nasıl oldu?Rejime başladığım 2. ay horlamam bitti. Sürekli küçülen bedenim kıyafetlerimin tamamının değişmesine neden oldu doğal olarak. Ayda ortalama 3,5 kilo verdim. Etrafımdaki herkes azmime ve sabrıma şaşırıyor, şimdiye kadar nerdeydin diyorlar. Bu süre zarfında her günümü not aldım ve ne yediğimi, ne içtiğimi, ne kadar kiloda olduğumu. Sık sık tartılmadım ilk 15 günde bir sonra 1 ayda bir tartıldım. Bir sonraki tartı günümü benle beraber; arkadaşlarım, ailem hatta beni tanımayan ama bilgisi olan kuzenlerimin arkadaşları da merakla bekledi ve sordu.

Şu an vücudunuzda rahatsız olduğunuz yerler var mı?Karnımda ve kollarımda sarkmalarım var ama sorun etmiyorum. 2012 yazına kadar onları da halledeceğim .

Zayıfladığınız dönemde yağlarınızda sarkmalar olmuştur. Herhangi bir operasyon geçirdiniz mi?Sadece halledemeyeceğimi bildiğim tek yer olan göğüslerimi operasyonla küçültürdüm. 27 ekim 2010 de ameliyat oldum ve gereğinden çok fazla büyük olan ve aynı zamanda kilo kaybından dolayı torbaya dönüşen göğüslerim küçültürdüm. Yılbaşına kadar spor yasak. Operasyon sebebi ile yeni yıldan sonra yeniden spora ve sıkılaşmak için pilatese başlayacağım. Haziran 2012 de 68 kilo ve sımsıkı olmayı hedefliyorum. 68 normalde bazı insanlara kilolu gelebilir ama 123 ten oraya indiğimi düşünürsek kendimi manken gibi hissetmeme fazlasıyla yetiyor. Şu an 40 beden giyiyorum ve 38 beden olacağım, inanıyorum.


Marilla ERÇİK

Yazıyı oku →